“AZAD BEK” Yayınlandı…

“AZAD BEK” isimli yeni romanım yayınlandı. 

“Azad Bek, adını duyduğumda yüreğimde derin sızılar hissettiğim kişilerden birisidir. Onu ilk olarak Ankara Türk Ocağı’nda canlı olarak dinlemiş, söylediklerini Türkiye Türkçesine çevirerek, Yeni Düşünce gazetemizin o haftaki baskısına yetiştirip yayınlamıştık. O güne kadar ne kadarımız farkındaydı bilmem ama insanlarımızın birçoğu Afganistan diye bildiğimiz coğrafyanın neredeyse yüzde kırk beşinin Türklerden oluştuğunu, Afganistan’ın kuzeyi diye bildiğimiz yerlerin ise aslında Güney Türkistan olduğunu ondan öğrenmişti.Orada Türk ailesi fertlerinin yaşadığını; bırakın Türkiye’ye, Dünya’ya duyuran kişi de Azad Bek Kerimi’dir!” Dr.Hayati BİCE

(Arka Kapak Yazısı)

İncelemek için lütfen bağlantıya gidiniz…

https://www.kitapyurdu.com/kitap/azad-bek/610180.html

“Meriç’in Suları Kanayınca” yayımlandı.

“Otuzlu yaşların ortalarındaki kadın, oturduğu berjer koltukta dizlerinin üzerinde duran bilgisayarının ekranında açılmış belgeye yazdıklarını o gün son bir kere daha okudu. Yazdıklarının ne kadar da vahşet dolu olduğunu görmek ziyadesiyle üzmüştü onu. Aslında yazılanlar değil de yaşananlar vahşetti, zulümdü, soykırımdı! ‘Ya bunları yaşayanlar ne hissetmişti’ sorusu dilinin ucuna gelse de söyleyemedi. Okuyanlar olur da insanlar öğrenirler ve bir daha unutmazlar diye geçirdi içinden. Sayfanın en sonuna bir cümle daha yazdı ve kaydederek dosyayı kapattı.

‘Keşke bu sayfalara aktardıklarım hiç yaşanmasaydı ve Meriç’in suları kanamasaydı! Ben de bunları hem yazmasaydım hem de her satırında ağlamasaydım…’

Gerçek olaylardan etkilenerek bir anda gelen ilhamla kaleme alınan bu romanı okurken siz de aslında yapılanların planlı bir şekilde gerçekleştirildiğini göreceksiniz.

Belki de 1913’ün ilkbaharında Meriç kenarında açan gelincikler kırmızı renklerini; Rum çeteleri, Ermeni komitacıları ve Bulgar askerlerinin hep birlikte Edeköy’de kadın, çocuk, yaşlı demeden yaptıkları soykırım yüzünden hayatlarını kaybeden Türklerin kanından almışlardır! (Arka kapak yazısı)

Aşağıdaki bağlantıya giderek inceleyebilirsiniz.

https://www.kitapyurdu.com/kitap/mericin-sulari-kanayinca/582435.html

Medya Kuruluşlarına Teşekkür

“Çalın Davulları” kitabımla ilgili bu güzel haberleri yapan; Pusula Haber’e, Konya Yenigün Gazetesine, Konya’nın Sesi Gazetesine, Yeni Konya Gazetesine, İpek Yolu Gazetesine, BBN Haber ve Gazetesine, Alaaddin Haber’e, Konya’nın Nabzı Haber’e, Şımarık Magazin’e, Konya Yenises Gazetesine, Yunak Havadis Gazetesine, Akşehir Postası Gazetesine şükranlarımı sunarım…

ÇALIN DAVULLARI çıktı…

Adalar Denizinde birbirine benzeyen iki güzel şehir vardır; biri Selanik, diğeri İzmir… Öyle güzeldirler ki ikisine de her giden onları yeniden görmek ister. Belki de bu kadar güzel olmalarından dolayı yaşadıkları kederler, acılar, sıkıntılar da birbirinin benzeri olmuştur. Buralarda yaşayanlar da şehrin güzelliği kadar da bu acıları yaşarlar. İşte “Çalın Davulları”nda tarihi olaylar eşliğinde, roman kurgusu içerisinde her iki şehirde de sevinci, hüznü, sıkıntıyı yaşayanlar anlatılmaktadır.

Selanik’te kendi halinde yaşayan bir Türk ailesinin bu güzel şehrin Yunan askerleri tarafından işgal edilmesiyle başlayan dramını, kaybettiklerini, geride bırakmak zorunda kaldıklarını ve çekilen acıların yüreklerinde bıraktığı hüznü görecekseniz. İzmir’e gelip hayata yeniden tutunmaya çalışırken aynı zaman diliminde İzmir’deki sosyal hayatın nasıl olduğunu, gayrimüslim tebaadan Rumların Megalo İdeaları için nasıl hazırlandıklarını, yerli işbirlikçiler ile vatanseverlerin mücadelesine de şahit olacaksınız.

Bu romanda yalnızca Terzi Tahir’i, Halit’i, Halide’yi, Mustafa’yı, Zeynep’i ve onların kaybettiklerini okumayacaksınız! Göç yollarında, hangi dağın başı olduğu bilinmeyen yerlerde yitirilip de mezarına bir taş bile dikilemeyenlerin olduğunu da fark edeceksiniz! İzmir Müdafaa-i Hukuk Cemiyetini kuranların, Osman Nevres’in ve nice adı sanı unutulmuş vatanseverin yanında, Metropolit Hrisostomos ile onunla birlik olanların ve olmayanların, Damat Ferit’in yolundan gidenlerin, Yunanlıların, Amerikalıların ve İngilizlerin de neler yaptıklarını okuduğunuzda ise aslında bu toprakların neden bu kadar kıymetli olduğunu anlayabileceksiniz.

Takvimler 15 Mayıs 1919 gününü gösterdiğinde İzmir’de yaşananları, bilmeyip de ilk defa karşılaşacağı hadiseleri okuyup öğrenirken neler hissedeceği ve hangi duyguları yaşayacağı ise yalnızca kıymetli okuyuculara kalmış…Detaylı bilgi için: http://www.akcag.com.tr/kitap/calin-davullari.html